Mantığın çöküşü

Küçüklükten beri mantıklı olmayı şiar edinen bir insandım. Bilirdim ki mantık bana hep doğru yolu gösterecekti, diğerlerinden farklı ve müstesna olmamı sağlayacaktı. Buna yürekten inanmıştım.


Matematik derslerini en önde dinliyor, felsefede dersi kaynatmaya çalışanlara öfke kusuyordum. Lanet insanlardı diğerleri, hayvansı pisliklerdi. Düşünmekle alakaları dahi olmaz, hayatı yemek, içmek ve eğlenmek olarak görürlerdi. Ben ise düşünmeyi seviyordum. Analizlerimi dinleyen ve beni ciddiye alan insanları göklere çıkarıyor, mütemadiyense beni iplemeyenlere rast geliyordum. Hırçın bir genç olup çıkmıştım. Sanki bu dünyada yerim yoktu. Konuşacak, beni anlayan birilerini arardım fakat çevremde bulamazdım.




Ve bir gün bi kadın tanıdım, beklentilerin aksine güzel değildi. Çirkin de diyemem fakat dış görüntü olarak bende bi heyecan uyandırmıyordu. Ama beni o kadına çeken bir şeyler vardı. Diğerlerinden farklıydı. İnsanların saçma bulduğu analizlerimi can kulağıyla dinler, feveranlarıma karşı tatlı tatlı gülümser ve beni sakinleştirirdi. Beraber, felsefeden, psikolojiden konuşur, derin toplum analizleri yapar, o güne kadar içime atmak zorunda kaldığım neyim varsa açığa çıkarmamı sağlardı. Bana değer verdiği belliydi ve bu tavrı beni önemli kılıyordu. Onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar özel hissediyordum. Bana inanmıştı ve benim küllerimden doğmamı sağlamıştı.Güzel gözlü Türkan Şoray'ın dediği gibiydi. Sevgi emekti. Gözlerine baktığımda kalbim çarpmıyordu belki , elini tuttuğumda elim sıcacık olmuyordu, ama onu düşündüğümde yüreğim parça parça oluyordu. İşte önemli olan da belki buydu. Beni, dış görünüşüm dolayısıyla değil kafamın içindekiler, benliğim itibariyle sevmişti.


Bunu anladığım o ılık ilkbahar akşamında çisil çisil yağmur yağıyordu ve ben kollarımı yukarı kaldırmış, o güne kadar sürekli serzenişlerde bulunduğum rahmet dağıtan yaratıcıya, "biliyorum beni duyuyorsun, ben hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum şu an; çünkü sen Tanrım beni tamamlayan diğer yarımı, doğduğumda benden aldığını, en ihtiyacım olan zamanda bana geri verdin, sana sonsuz kere şükürler olsun" diyordum.


Lakin bu rüya işte tam o zaman sonlandı. Hayallerimi gerçek, beni erkek hissettiren, aşkın gözlerin gördüğünden öte olduğunu gösteren o kadın, bir trafik kazası geçirmişti. Ölmüştü. O gün itibariyle ben de ölmüştüm. Hayallerim ölmüş, ruhum sonsuzluğunu kaybetmişti. O çok önemsediğim mantığım artık işlemez haldeydi. Takatim kalmamış, yaşama olan umudum bitip tükenmişti. Kazandığım diğer yarımı, tekrar kaybetmiştim ve artık hayat olanca acımasızlığıyla dizlerimin bağını çözmüştü. Teslim olmuştum ve akabinde düşünmemeye başlamıştım. Çünkü düşünenler ölürlerdi ve ben o günden sonra daha fazla ölümü kaldıramazdım artık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostlukların bitmesi üzerine

Hakikatin seyahatnamesi

İnsanlardan tiksinmeye başlamak üzerine