Kitap okumanın insana kattıkları üzerine
Yıllar geçmişti ve ben tam yirmi bir yaşına gelmiştim. O zamanlar aşk acısı çeken bir kendini bilmezdim. Ayakta kalabilmek adına memlekete annemin yanına kaçar, yolda gece boyu türkçe rap dinleyip, ruhuma lokal anestezi etkisi yapardım. Acı ağır gelmişti. Topal aksak giden gövdemi yerine oturtamıyor, zihnimin bulanıklığıyla kendime ve insanlara zarar verebilmekten korkuyordum. Yoldan çıkmış bir müptezel gibiydim, hiçbir şeyden mutlu olamıyor, kavrayışımın ve hayattan beklentilerimin bu denli basit olmasına aldırmadan, kahrolası hırsımın etkisinde " ben bunları yaşayacak adam mıyım?" diyordum. Aslında tam da o adamdım. Misyonumun kendini sevmek, vizyonumun vatana ve millete faydalı olmak olduğu o kahrolası günlerde, sınırlılığım yüzüme Osmanlı Tokadı etkisinde çarpıyordu. İnsanlar basitliğime acıyor, dostlarım sürekli derdimi dinlemekten perişan hale geliyordu. Bütün bu hezeyanlara artık dur deme vakti gelip geçiyordu. Neydi eksiğim? Beni böylesine sınırlı kılan, en ufak acıla...