Dünyanın kahrı ve ağlamak üzerine
Gülmeyi unuttuğum anlarda yanlış yaptığımı anlardım. Yanlış yaptığımı anladığımda ise ağlamaya başlardım. Beni ağlatabilen tek şeyin çaresizliğim olduğunu keşfetmem uzun sürmedi. Umarsız gecelerimde yastığa başıma koyduğum her an " ben bunu hak etmedim" diye sayıklardım. Sayıkladıkça hıçkırır, hıçkırdıkça aynalara bakardım. Gözyaşlarımı gördüğümde akan her bir damla adına kendime kızardım. Adeta o damlaların hesabını sorardım. Sorgulamalarımın başlangıcında ise benlik duygum yatardı. dolunayın altında uzanırken boylu boyunca hayaller kurardım. Acaba nasıl bir dünyada mutlu olabilirdim? İnsanlar bizi de kendine benzetmişti. İyilik için mücadele ediyor, dört duvar arasında sıkışıp kalıyordum. Kavrayışımın basitliğine acıyordum. Yağmurun bile söndüremediği yangınlara sahiptim. Kor ateşlerin içerisinde cehennem azabı duyuyordum. Toplum beni lanetlemişti. Ben onsuz ne yapardım? Nerelere gider kimlere ağıt yakardım? Benim çaresizliklerimin en üst mertebesinde yalnızlık vardı....